Borç Kıskacında Türkiye: Yalanlar ve Sömürü

Borç Kıskacında Türkiye: Tasarruf Yalanı ve Finansal Sömürü Gerçeği

Ülkemizde büyük bir finansal tiyatro sahneleniyor. Sürekli borçlanma adeta normalleştirilmiş bir halde. Borçlanmadan ne üretebiliyor ne de tüketebiliyoruz. Sisteme itiraz edenler dahi, üretimden bahsederken borçsuz ve faizsiz bir üretim modelini konuşmuyor, konuşamıyor. Halkımızdan büyük bir gerçek saklanıyor. Türkiye, tasarruf eksikliği bahanesiyle, halkın tasarruf yapmadığı yalanına inandırılıyor. Bu, yabancı sermayeye bağımlılık tuzağıdır. Osmanlı’ya uygulanan ve Osmanlı’yı çökerten borçlanma politikalarının modern uygulama biçimleri devletimize, iş insanlarımıza ve halkımıza eşzamanlı uygulanmaktadır.

Tasarruf Eksikliği: Büyük Bir Yalan

Tasarruf eksikliği, finansal sistemin güç aldığı ve sürdürülebilir öğretisi olarak öğretilmiş büyük yalanlardan biridir. Sağlıktan eğitime, güvenlikten tarıma, hukuktan ekonomiye her alanı kontrol eden devletten de daha güçlü hale gelmiş olan sömürüye dayalı bir avuç azınlığa hizmet eden bir finans sistemi ile halkımız çökertilmektedir. Bu sistemi devletin bir parçası yaparak dokunulmaz kılan kripto ve azgın azınlık, küresel finans sisteminin bir parçası olarak ülkemizde büyük bir bolluk ve zenginlik içinde yaşarken, toplumumuzu siyasi yapılar üzerinden bölüp parçalayarak sömürüyor.

(Bu gerçeği fark eden ve değişim için program ortaya koyan siyasi yapıları ayrı tutuyoruz.)

Ekran Yüzleri ve Narkoz Etkisi

Bazı ekran yüzleri bu gerçeği saklamada ve halka bilerek ya da bilmeyerek narkoz vermeye devam ediyor. Halkımızı açlığa, perişanlığa ve borç köleliğine mahkûm eden, vatandaşlık numarasını modern kölelik numarasına dönüştüren bu ekonomik sisteme ve onu savunanlara karşı milletçe itiraz etmek zorundayız. Bugün yapılan anketlerde halkımızın %37,9’unun iktidara ve muhalefete oy vermeyeceğini, siyasilerin hepsinin aynı olduğunu söylemesi oldukça manidardır.

Toplu İtiraz ve İktisadi Model Değişimi

Toplu bir itiraz için, sistem değişimi ve Adil Bölüşümü siyasilerin inisiyatifine bırakmayacak, gücünü anayasadan alacak güçlü bir iktisadi modele geçmek zorundayız. Ekonomik adalet, halkı geçim sıkıntısından kurtararak Tam Demokrasi arayışına yöneltecektir. Halkı güçlendiren, zenginleştiren bir Taban Ekonomi Sistemi kurmak birçok toplumsal sorunun çözümü demektir. Unutulmamalıdır ki İktisadi bağımsızlık, siyasi bağımsızlığımızın ve milletimizin egemenliğinin teminatıdır.

Sivil Toplum Kuruluşlarının Rolü

Siyasi yapıların arka bahçesi olmayan ve yüksek farkındalığa ve kararlılığa sahip Sivil Toplum Kuruluşlarımız, milletimize adil bir gelir dağılımı ile refah getirecek çalışmaların ana aktörlerinden olacaktır.

Yunus EKŞİ
Güçlü Türkiye Platform Başkanı

Scroll to Top