Siyasi Kafes Dövüşü Yerine Milletin Gerçek Gündemine Odaklanılmalı
Güçlü Türkiye Platformu Başkanı ve aynı zamanda Tam Demokrasi Platformu Başkan Vekili Yunus Ekşi, katıldığı televizyon programında yaptığı çarpıcı açıklamalarla Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasi atmosferi ve toplumsal dinamikleri derinlemesine analiz etti.
Ekşi, gündemi meşgul eden sansasyonel olaylardan yola çıkarak, siyasetin kısır döngülerden kurtulması, düşünce özgürlüğünün sınırlarının doğru çizilmesi, medyanın etik sorumluluğu, siyasi partilerin iç işleyişi ve demokrasinin geleceği gibi hayati konulara dair önemli tespit ve çağrılarda bulundu.
“Popülizm ve Sansasyon Arayışı, Gerçek Gündemi Gölgeleyemez”
Son günlerde gazetecinin tartışmalı sosyal medya paylaşımı ekseninde dönen tartışmalara değinen Yunus Ekşi, operasyonel derinlikten ziyade, bireysel popülizm ve sansasyon yaratarak gündeme gelme çabasından kaynaklandığını belirtti.
Ekşi, “Türk halkının nazarında yeri belli olan, gazetecilik vasfı tartışmalı kişilerin, etik dışı üsluplarla yaptığı çıkışlar maalesef toplumu gereksiz yere germekte, hatta borsayı etkileyecek kadar suni gündemler yaratabilmektedir. Ancak asıl sorun, bireysel çıkışların nasıl olup da ülkenin ana gündemini işgal edebildiğidir,” dedi.
Düşünce özgürlüğünün sınırları konusundaki hassasiyete dikkat çeken Ekşi, “Türkiye demokratik devletse, düşüncenin açıklanmasının sınırları net olmalıdır. Fikri ifade etmekle, kasıtlı olarak halkı paniğe sevk etmek, yalan bilgi yaymak veya toplumu provoke etmek arasında net ayrım yapılmalıdır. Deprem zamanı yaşanan ‘baraj patladı’ dezenformasyonu gibi olaylar, ayrımın ne kadar hayati olduğunu göstermiştir. Ancak diğer yandan, ‘şeriat istiyorum’ diyen birinin ifadesi ile ‘laikliği savunuyorum’ diyenin ifadesi arasında, mevcut yasalara aykırı eylem olmadığı sürece, çifte standart uygulanmamalıdır. Bugün görüşü bastırmak için kullanılan yorum ve yasalar, yarın devran döndüğünde başkalarına karşı kullanılabilir. Kısır döngüden çıkmalıyız. En ufak eleştirilerin bile yargıyı meşgul etmesi, toplumsal krizleri derinleştirmekte ve gerçek demokratik tartışma ortamını zehirlemektedir,” ifadelerini kullandı.
“Siyaset ‘Kafes Dövüşü’nden Çıkmalı, Partiler Demokratikleşmeli”
Türk siyasetinin mevcut halini “kafes dövüşü”ne benzeten Ekşi, siyasi aktörlerin milletin gerçek sorunlarına çözüm üretmek yerine, sürekli çatışma ve kutuplaşma iklimini beslediğini vurguladı. “Milletimizin ekonomik sıkıntılardan adalete, eğitimden sağlığa kadar devasa sorunları varken, siyaset arenası maalesef kişisel ikbal kavgaları, suni mağduriyetler ve kısır parti çekişmeleriyle meşgul ediliyor olmasının temel nedeni, siyasi partiler yasasının ve parti içi işleyişin demokratik olmamasıdır. Lider sultasının hakim olduğu, liyakatin değil sadakatin öncelendiği yapılarda, nitelikli kadroların yetişmesi ve milletin gerçek temsilcilerinin siyasete girmesi engelleniyor. 174 siyasi partinin varlığı, zenginlik değil, sistemdeki derin krizin ve parçalanmışlığın göstergesidir,” diyen Ekşi, halkın siyasete olan güveninin tarihi dip seviyelere inmesinin (%80 güvensizlik) tablonun en net sonucu olduğunu belirtti. Ekşi, ayrıca uzun süreli iktidarların varlığında, muhalefetin yetersizliğinin ve alternatif oluşturamamasının da önemli payı olduğunu ifade etti.
“Yönetimde Şeffaflık ve Hesap Verebilirlik Esastır”
Yerel yönetimlerle ilgili tartışmalara da değinen Ekşi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi özelinde, yargıya intikal etmiş genel davalar hakkında yorum yapmaktan kaçınmakla birlikte, “Danıştay tarafından iptal edilen ve İstanbullunun milyarlarca lirasını haksız yere belirlenmiş firmaya aktarabilecek ihale gibi somut ve belgeli konular, siyasi polemiklerden bağımsız olarak kamuoyu vicdanında sorgulanmalıdır. Aynı şekilde, özel halk otobüsü esnafının mağduriyeti gibi konular da popülist vaatlerin değil, gerçekçi ve sürdürülebilir yönetim anlayışının önemini göstermektedir,” dedi.
“Medya Özgürleşmeli, Sivil Toplum Köprü Kurmalı”
Medyanın içinde bulunduğu duruma da dikkat çeken Yunus Ekşi, gazeteciliğin patronaj ilişkilerinin gölgesinden kurtularak, editöryel bağımsızlığını kazanması ve toplumu doğru bilgilendirme görevini etik ilkeler çerçevesinde yerine getirmesi gerektiğini söyledi. “Gazeteciler, fikirlerini özgürce ifade edebilmeli, ancak özgürlük yalanı ve manipülasyonu kapsamamalıdır.
Özellikle arklı mahallelerden olup düşüncesi nedeniyle bedel ödemiş tüm samimi gazetecilerin bir araya gelerek, Türkiye için özgür düşünce ve demokrasi anlayışı inşa etmesi tarihi sorumluluktur,” çağrısında bulundu. Ekşi, siyasetin kutuplaştırıcı diline karşı, Güçlü Türkiye Platformu gibi, Tam Demokrasi Platformu gibi sivil toplum kuruluşlarının farklı kesimleri bir araya getirerek diyalog köprüleri kurmasının ve toplumsal barışa hizmet etmesinin hayati önem taşıdığını vurguladı.
“İktidarın Geri Adımı Olumlu, Muhalefetin Hazırlıksızlığı Düşündürücü”
İklim yasasının kamuoyu tepkileri sonucu geri çekilmesini, iktidarın halkın sesini dinlemesi açısından olumlu gelişme olarak değerlendiren Ekşi, “Bu, demokrasilerde olması gereken reflekstir. Ancak süreç, aynı zamanda ana muhalefet başta olmak üzere birçok siyasi yapının, ülkenin geleceğini yakından ilgilendiren böylesine önemli konuda dahi ne kadar hazırlıksız ve yüzeysel yaklaştığını ortaya koymuştur. Yasanın içeriği, potansiyel faydaları ve riskleri (milli menfaatlere olası olumsuz etkileri dahil) hakkında derinlemesine analiz ve kamuoyunu bilgilendirme çabası maalesef yeterince görülememiştir,” eleştirisini dile getirdi.
Güçlü Türkiye Platformu Başkanı Yunus Ekşi, sözlerini, Türkiye’nin enerjisini kısır çekişmelerde tüketmek yerine, acil çözüm bekleyen gerçek sorunlarına odaklanması, siyasi ve toplumsal tüm aktörlerin sorumluluk bilinciyle hareket etmesi ve demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla işler hale getirilmesi gerektiği yönündeki güçlü çağrısıyla tamamladı.
GTP Haber Merkezi…